bread

US /bred/
UK /bred/
"bread" picture
1.

ekmek

food made of flour, water, and yeast mixed together and baked

:
She bought a loaf of bread from the bakery.
Fırından bir somun ekmek aldı.
Would you like some bread with your soup?
Çorbanızla birlikte biraz ekmek ister misiniz?
2.

para, nakit

money

:
He's working hard to earn his daily bread.
Günlük ekmeğini kazanmak için çok çalışıyor.
We need more bread to pay the bills.
Faturaları ödemek için daha fazla paraya ihtiyacımız var.
1.

ekmek kırıntılarına bulamak

to cover food with breadcrumbs before cooking

:
You should bread the chicken before frying it.
Tavuğu kızartmadan önce ekmek kırıntılarına bulamalısın.
The chef carefully breaded each fish fillet.
Şef her balık filetosunu dikkatlice ekmek kırıntılarına buladı.