bluster kelimesinin Türkçe anlamı

bluster İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin

bluster

US /ˈblʌs.tɚ/
UK /ˈblʌs.tɚ/
"bluster" picture

Fiil

1.

böbürlenmek, gürültü etmek, kabadayılık yapmak

talk in a loud, aggressive, or indignant way with little effect

Örnek:
He would often bluster about his achievements, but no one really listened.
Genellikle başarıları hakkında böbürlenirdi ama kimse gerçekten dinlemezdi.
The politician continued to bluster, ignoring the questions from reporters.
Politikacı, gazetecilerin sorularını görmezden gelerek böbürlenmeye devam etti.
2.

uğuldamak, şiddetle esmek, gürlemek

(of a storm, wind, or sea) blow or rage fiercely

Örnek:
The wind began to bluster, shaking the old house.
Rüzgar uğuldamaya başladı, eski evi sallıyordu.
The waves blustered against the rocky shore.
Dalgalar kayalık kıyıya şiddetle çarpıyordu.

İsim

1.

böbürlenme, gürültü, kabadayılık

loud, aggressive, or indignant talk with little effect

Örnek:
His usual bluster failed to intimidate anyone this time.
Her zamanki böbürlenmesi bu kez kimseyi korkutamadı.
Despite all his bluster, he was actually quite nervous.
Tüm böbürlenmesine rağmen aslında oldukça gergindi.
2.

uğultu, şiddet, gürültü

forceful and noisy movement of wind or water

Örnek:
The bluster of the storm kept us awake all night.
Fırtınanın uğultusu bizi bütün gece uyanık tuttu.
We could hear the bluster of the waves from our cabin.
Kabinimizden dalgaların uğultusunu duyabiliyorduk.
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren