bijou

US /ˈbiː.ʒuː/
UK /ˈbiː.ʒuː/
"bijou" picture
1.

takı, mücevher

a small, exquisitely wrought trinket or piece of jewelry

:
•
She wore a delicate silver bijou on her wrist.
Bileğinde narin bir gümüş takı taşıyordu.
•
The antique shop had many beautiful bijoux.
Antika dükkanında birçok güzel takı vardı.
:
trinketbaublegemjewelornament
2.

küçük ve zarif konut, şık daire

a small and elegant residence or apartment

:
•
They bought a charming little bijou in the city center.
Şehir merkezinde şirin küçük bir ev satın aldılar.
•
The hotel offers several bijou rooms with exquisite decor.
Otel, zarif dekorasyonlu birkaç küçük ve şık oda sunmaktadır.
:
pied-à-terrecottageapartmentflat
1.

küçük ve zarif, şık

small and elegant

:
•
The hotel room was rather bijou but perfectly formed.
Otel odası oldukça küçük ve zarif ama mükemmel bir şekilde düzenlenmişti.
•
She lives in a bijou apartment overlooking the park.
Parka bakan küçük ve zarif bir dairede yaşıyor.
:
daintypetitecharmingelegantexquisite