better
US /ˈbet̬.ɚ/
UK /ˈbet̬.ɚ/
1.
daha iyi
of a more excellent or effective type or quality
:
•
This new model is much better than the old one.
Bu yeni model eskisinden çok daha iyi.
•
I hope you feel better soon.
Umarım yakında daha iyi hissedersin.
1.
daha iyi
more excellently or effectively
:
•
She sings better than anyone else.
Kimseden daha iyi şarkı söyler.
•
You should try to do better next time.
Bir dahaki sefere daha iyi yapmaya çalışmalısın.
1.
iyileştirmek, geçmek
to improve upon; surpass
:
•
He hopes to better his previous record.
Önceki rekorunu geçmeyi umuyor.
•
She worked hard to better her skills.
Becerilerini geliştirmek için çok çalıştı.