behind
US /bɪˈhaɪnd/
UK /bɪˈhaɪnd/

1.
arkasında
at the back of (someone or something)
:
•
The dog was hiding behind the couch.
Köpek kanepenin arkasında saklanıyordu.
•
She stood behind her friend in the line.
Sırada arkadaşının arkasında durdu.
2.
arkasında, destekleyen
in support of (someone or something)
:
•
The whole team is behind the coach.
Tüm takım koçun arkasında.
•
We are fully behind your decision.
Kararınızın tamamen arkasındayız.
1.
arkada, geride
remaining after someone or something has left
:
•
He left his old life behind.
Eski hayatını geride bıraktı.
•
The car left a trail of dust behind.
Araba arkasında bir toz izi bıraktı.
2.