basin
US /ˈbeɪ.sən/
UK /ˈbeɪ.sən/
1.
leğen, lavabo
a wide, round, open container, especially one used for holding liquid or for washing
:
•
She filled the basin with warm water and soap.
Leğeni ılık su ve sabunla doldurdu.
•
The hospital room had a small basin for handwashing.
Hastane odasında el yıkamak için küçük bir lavabo vardı.
2.
havza, çukur
a natural depression in the surface of the land, often with a lake or river at the bottom of it
:
•
The river flows through a large geological basin.
Nehir büyük bir jeolojik havzadan akıyor.
•
The Amazon River Basin is home to incredible biodiversity.
Amazon Nehri Havzası inanılmaz bir biyoçeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır.