bail out

US /beɪl aʊt/
UK /beɪl aʊt/
"bail out" picture
1.

atlamak, paraşütle atlamak

to jump out of an aircraft with a parachute

:
The pilot had to bail out when the engine failed.
Motor arızalanınca pilot atlamak zorunda kaldı.
He decided to bail out of the burning plane.
Yanan uçaktan atlamaya karar verdi.
2.

kurtarmak, yardım etmek

to help a person or organization that is in difficulty, especially financial problems

:
The government had to bail out the failing bank.
Hükümet, batmakta olan bankayı kurtarmak zorunda kaldı.
Can you bail me out with some money until payday?
Maaş gününe kadar bana biraz para verecek misin?