badly
US /ˈbæd.li/
UK /ˈbæd.li/

1.
kötü, ağır
in a severe or harmful way
:
•
He was badly injured in the accident.
Kazada ağır yaralandı.
•
The house was badly damaged by the fire.
Ev yangında ağır hasar gördü.
2.
kötü, yetersiz
in an unsatisfactory or inadequate way
:
•
He sings badly.
Kötü şarkı söylüyor.
•
The team played badly and lost the game.
Takım kötü oynadı ve maçı kaybetti.
3.
çok, aşırı
very much; greatly
:
•
I badly need a vacation.
Çok tatile ihtiyacım var.
•
She wants to win badly.
Çok kazanmak istiyor.