around the bend
US /əˈraʊnd ðə bɛnd/
UK /əˈraʊnd ðə bɛnd/

1.
çıldırmış, deli
crazy or insane
:
•
After working non-stop for weeks, I felt like I was going around the bend.
Haftalarca durmadan çalıştıktan sonra çıldıracak gibi hissettim.
•
His constant complaining is driving me around the bend.
Sürekli şikayetleri beni çıldırtıyor.
2.
yakında, eli kulağında
in the near future; imminent
:
•
Don't worry, help is just around the bend.
Merak etme, yardım yakında gelecek.
•
A new opportunity is just around the bend for her.
Onun için yeni bir fırsat yakında.