zero

US /ˈzɪr.oʊ/
UK /ˈzɪr.oʊ/
"zero" picture
1.

sıfır

the number 0

:
•
The temperature dropped to zero degrees Celsius.
Sıcaklık sıfır dereceye düştü.
•
He scored zero points in the game.
Maçta sıfır puan aldı.
:
noughtnilcipher
2.

sıfır, hiç

the lowest possible amount or level

:
•
His chances of winning are close to zero.
Kazanma şansı sıfıra yakın.
•
The project started from zero.
Proje sıfırdan başladı.
:
nothingnonenil
1.

sıfır, var olmayan

amounting to zero; nonexistent

:
•
His contribution to the team was zero.
Takıma katkısı sıfırdı.
•
The chances of success are zero.
Başarı şansı sıfır.
:
nonexistentnilnull
1.

sıfırlamak, kalibre etmek

to adjust an instrument to a zero reading

:
•
You need to zero the scale before weighing the ingredients.
Malzemeleri tartmadan önce teraziyi sıfırlamanız gerekiyor.
•
The technician will zero the equipment before starting the experiment.
Teknisyen deneye başlamadan önce ekipmanı sıfırlayacak.
:
calibratereset
:
zero-emissionground zeropatient zerozero gravityabsolute zerozero hourzero-sum game