wreck

US /rek/
UK /rek/
"wreck" picture
1.

yıkım, enkaz

the destruction or damaging of something

:
•
The storm caused a lot of wreck along the coast.
Fırtına kıyı boyunca çok fazla yıkıma neden oldu.
•
The car was a complete wreck after the accident.
Kaza sonrası araba tam bir enkazdı.
:
ruindestructiondevastationdamagedemolition
2.

gemi enkazı, uçak enkazı

a ship or aircraft that has been destroyed or sunk

:
•
Divers explored the sunken wreck.
Dalgıçlar batık enkazı keşfetti.
•
The old fishing boat became a wreck after years of neglect.
Eski balıkçı teknesi yıllarca ihmal edildikten sonra bir enkaza dönüştü.
:
shipwreckderelicthulk
3.

enkaz, bitkin kişi

a person who is physically or mentally exhausted or in a very bad state

:
•
After working 16 hours, I was a complete wreck.
16 saat çalıştıktan sonra tam bir enkazdım.
•
The stress of the job turned him into a nervous wreck.
İşin stresi onu sinir enkazına çevirdi.
:
exhaustedshatteredworn outruineddestroyed
1.

mahvetmek, harap etmek

destroy or severely damage (a vehicle, building, or other structure)

:
•
The explosion wrecked the entire building.
Patlama tüm binayı mahvetti.
•
He accidentally wrecked his new car.
Yanlışlıkla yeni arabasını mahvetti.
:
destroyruindemolishshattersmash
2.

batırmak, enkaz haline getirmek

cause (a ship) to be wrecked

:
•
The storm wrecked the ship on the rocks.
Fırtına gemiyi kayalıklarda batırdı.
•
Poor navigation can easily wreck a vessel.
Kötü navigasyon bir gemiyi kolayca batırabilir.
:
shipwreckstrandrun aground
:
wrecking ball