vision

US /ˈvɪʒ.ən/
UK /ˈvɪʒ.ən/
"vision" picture
1.

görme, görüş

the faculty or state of being able to see

:
•
Her vision is excellent, even without glasses.
Görüşü gözlüksüz bile mükemmel.
•
He lost his vision in one eye due to an accident.
Bir kaza sonucu bir gözünde görme yeteneğini kaybetti.
:
eyesightsight
2.

vizyon, öngörü

the ability to think about or plan the future with imagination or wisdom

:
•
He is a leader with great vision for the company's future.
Şirketin geleceği için büyük bir vizyona sahip bir liderdir.
•
The architect's vision transformed the city skyline.
Mimarın vizyonu şehir silüetini dönüştürdü.
:
foresightimaginationinsightdiscernment
3.

vizyon, halüsinasyon, rüya

a vivid dream or hallucination

:
•
She had a strange vision of a future event.
Gelecekteki bir olaya dair tuhaf bir vizyonu vardı.
•
The prophet experienced a divine vision.
Peygamber ilahi bir vizyon yaşadı.
:
dreamhallucinationapparitionrevelation
:
tunnel vision