veteran
US /ˈve.t̬ɚ.ən/
UK /ˈve.t̬ɚ.ən/
1.
kıdemli, uzman
a person who has had long experience in a particular field
:
•
She is a veteran teacher with over 30 years of experience.
O, 30 yılı aşkın deneyime sahip kıdemli bir öğretmendir.
•
He's a veteran of many political campaigns.
Birçok siyasi kampanyanın kıdemlisidir.
2.
gazi, eski asker
a person who has served in the armed forces
:
•
The parade honored the brave veterans of the war.
Geçit töreni, savaşın cesur gazilerini onurlandırdı.
•
Many veterans struggle with PTSD after returning home.
Birçok gazi, eve döndükten sonra travma sonrası stres bozukluğuyla mücadele ediyor.
1.
kıdemli, deneyimli
having had long experience in a particular field
:
•
He is a veteran journalist, known for his insightful reporting.
O, içgörülü haberciliğiyle tanınan kıdemli bir gazetecidir.
•
The team is led by a veteran coach.
Takım kıdemli bir antrenör tarafından yönetiliyor.