unused

US /ʌnˈjuːzd/
UK /ʌnˈjuːzd/
"unused" picture
1.

kullanılmamış, işlenmemiş

not used; not having been used

:
•
The old bicycle sat unused in the garage for years.
Eski bisiklet yıllarca garajda kullanılmadan durdu.
•
There are still many unused pages in this notebook.
Bu defterde hala birçok kullanılmamış sayfa var.
:
usedutilizedemployed
2.

alışkın olmayan, tanıdık olmayan

not accustomed to; not familiar with

:
•
He was unused to such cold weather.
Böyle soğuk havaya alışkın değildi.
•
She felt unused to the quiet after living in the city for so long.
Şehirde uzun süre yaşadıktan sonra sessizliğe alışkın değildi.
:
unaccustomedunfamiliarunhabituated