tread water
US /trɛd ˈwɔtər/
UK /trɛd ˈwɔtər/
1.
yerinde saymak, ilerleme kaydetmemek
to stay in the same position without making progress, especially in a difficult situation
:
•
The company has been treading water for months, waiting for the economy to improve.
Şirket aylardır yerinde sayıyor, ekonominin düzelmesini bekliyor.
•
I feel like I'm just treading water in my career, not really advancing.
Kariyerimde sadece yerimde saydığımı, gerçekten ilerlemediğimi hissediyorum.
2.
suda durmak, yüzeyde kalmak
to stay afloat in water by moving the legs and arms slightly
:
•
The lifeguard taught the children how to tread water.
Cankurtaran çocuklara suda durmayı öğretti.
•
She could tread water for a long time, which saved her when the boat capsized.
Uzun süre suda durabildi, bu da tekne alabora olduğunda onu kurtardı.