talk

US /tɑːk/
UK /tɑːk/
"talk" picture
1.

konuşmak, sohbet etmek

to speak in order to give information or express ideas or feelings

:
•
Can we talk for a moment?
Biraz konuşabilir miyiz?
•
She likes to talk about her travels.
Seyahatleri hakkında konuşmayı sever.
:
speakconversechatdiscusscommunicate
2.

konuşma yapmak, ders vermek

to give a speech or lecture

:
•
He will talk about his research at the conference.
Konferansta araştırması hakkında konuşacak.
•
The professor will talk on the history of art.
Profesör sanat tarihi hakkında konuşacak.
:
lectureaddresspresentdiscourse
1.

konuşma, sohbet

a conversation or discussion

:
•
We had a long talk about our future.
Geleceğimiz hakkında uzun bir konuşma yaptık.
•
Let's have a quick talk before the meeting.
Toplantıdan önce kısa bir konuşma yapalım.
:
conversationdiscussionchatdialogue
2.

konuşma, ders

a formal address or lecture

:
•
The professor gave an interesting talk on quantum physics.
Profesör kuantum fiziği üzerine ilginç bir konuşma yaptı.
•
His talk focused on the economic challenges facing the country.
Konuşması ülkenin karşı karşıya olduğu ekonomik zorluklara odaklandı.
:
lecturespeechaddresspresentation
:
talk the talktalkativetalk intotalk attalk showtalk out oftalking point