swollen
US /ˈswoʊ.lən/
UK /ˈswoʊ.lən/

1.
2.
kabarmış, artmış
increased in size, amount, or degree
:
•
The river was swollen after days of heavy rain.
Günlerce süren şiddetli yağmurdan sonra nehir kabarmıştı.
•
The company's profits have swollen considerably this quarter.
Şirketin karları bu çeyrekte önemli ölçüde arttı.
1.
şişmiş, kabarmış
past participle of swell
:
•
The balloon had swollen to its maximum size.
Balon maksimum boyutuna kadar şişmişti.
•
His face was swollen from the bee sting.
Yüzü arı sokmasından şişmişti.