sweat
US /swet/
UK /swet/
1.
ter
moisture exuded through the pores of the skin, typically in profuse quantities as a reaction to heat, physical exertion, fever, or fear
:
•
Sweat dripped down his face after the intense workout.
Yoğun antrenmandan sonra yüzünden ter damlıyordu.
•
She wiped the sweat from her brow.
Alnındaki teri sildi.
1.
terlemek
exude moisture through the pores of the skin
:
•
He started to sweat profusely during the marathon.
Maraton sırasında yoğun bir şekilde terlemeye başladı.
•
The room was so hot that everyone was sweating.
Oda o kadar sıcaktı ki herkes terliyordu.
2.
ter dökmek, çok çalışmak
work hard and long
:
•
They had to sweat for months to finish the project on time.
Projeyi zamanında bitirmek için aylarca ter dökmek zorunda kaldılar.
•
You'll really have to sweat if you want to pass this exam.
Bu sınavı geçmek istiyorsan gerçekten terlemen gerekecek.