super

US /ˈsuː.pɚ/

UK /ˈsuː.pɚ/

süper, harika

very good; excellent

•

We had a super time at the party.

Partide harika zaman geçirdik.

•

That's a super idea!

Bu harika bir fikir!

süper, aşırı

to a very great degree; extremely

•

I'm super excited about the trip.

Seyahat için süper heyecanlıyım.

•

The food was super delicious.

Yemek süper lezzetliydi.

süper, üst, ötesinde

a prefix meaning 'above', 'over', or 'beyond'

•

The word 'superstructure' contains the prefix super-.

'Superstructure' kelimesi süper- ön ekini içerir.

•

A 'superhuman' has abilities beyond normal human capabilities.

'Süper insan', normal insan yeteneklerinin ötesinde yeteneklere sahiptir.