stiletto

US /stɪˈlet̬.oʊ/
UK /stɪˈlet̬.oʊ/
"stiletto" picture
1.

stiletto topuk, ince topuk

a thin, high heel on a woman's shoe

:
She wore elegant black pumps with stiletto heels.
Zarif siyah topuklu ayakkabılarını stiletto topuklarla giydi.
Walking in stilettos on cobblestones can be tricky.
Kaldırım taşlarında stiletto ile yürümek zor olabilir.
2.

sustalı bıçak, hançer

a short dagger with a slender, tapering blade

:
The assassin concealed a small stiletto in his sleeve.
Suikastçı, kolunda küçük bir sustalı bıçak sakladı.
He threatened him with a gleaming stiletto.
Parlayan bir sustalı bıçakla onu tehdit etti.