sometime

US /ˈsʌm.taɪm/

UK /ˈsʌm.taɪm/

bir ara, bir zamanlar

at some unspecified time in the future or past

•

Let's meet for coffee sometime next week.

Gelecek hafta bir ara kahve içmek için buluşalım.

•

I remember seeing him sometime last year.

Geçen yıl bir ara onu gördüğümü hatırlıyorum.

eski, bir zamanlar

former; having been at some time

•

The sometime mayor of the town visited the new community center.

Kasabanın eski belediye başkanı yeni toplum merkezini ziyaret etti.

•

She is a sometime resident of Paris.

O, Paris'in eski bir sakini.