skip

US /skɪp/
UK /skɪp/
"skip" picture
1.

sekerek yürümek, atlamak

move by stepping lightly and quickly, hopping from one foot to the other

:
•
The children were skipping happily down the street.
Çocuklar neşeyle sokakta sekerek ilerliyorlardı.
•
She learned to skip rope in kindergarten.
Anaokulunda ip atlamayı öğrendi.
:
hopboundleapspringbounce
2.

atlamak, geçmek

omit or miss out (something, especially a stage in a sequence or a portion of a text)

:
•
I decided to skip breakfast today.
Bugün kahvaltıyı atlamaya karar verdim.
•
You can skip the introduction and go straight to chapter two.
Girişi atlayıp doğrudan ikinci bölüme geçebilirsiniz.
:
omitmissbypassneglectdisregard
1.

sekme, atlama

a light, bounding step

:
•
She walked with a light skip in her step.
Adımlarında hafif bir sekme ile yürüdü.
•
He gave a little skip of joy.
Küçük bir sevinç sıçraması yaptı.
:
hopboundleapspringbounce
2.

atlama, geçme

an act of omitting or missing out something

:
•
There was a skip in the recording.
Kayda bir atlama vardı.
•
He made a quick skip over the difficult part of the lesson.
Dersin zor kısmını hızlıca atladı.
:
omissiondeletiongaplapse
:
skippingskip outskip offyour heart skips a beat