saturated kelimesinin Türkçe anlamı
saturated İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin
saturated
US /ˈsætʃ.ər.eɪ.t̬ɪd/
UK /ˈsætʃ.ər.eɪ.t̬ɪd/

Sıfat
1.
doymuş, ıslanmış
holding as much water or moisture as can be absorbed; soaked.
Örnek:
•
The ground was saturated after days of heavy rain.
Günlerce süren şiddetli yağmurdan sonra zemin doymuştu.
•
The sponge was completely saturated with water.
Sünger tamamen suyla doymuştu.
Eş Anlamlı:
2.
doymuş
(of a solution) containing the maximum amount of solute that can be dissolved at a given temperature and pressure.
Örnek:
•
The chemist prepared a saturated solution of salt.
Kimyager doymuş tuz çözeltisi hazırladı.
•
A saturated solution cannot dissolve any more solute.
Doymuş bir çözelti daha fazla çözünen madde çözemez.
Eş Anlamlı:
3.
doymuş
(of organic compounds, especially fats) having carbon-carbon bonds that are all single bonds.
Örnek:
•
Butter contains a high amount of saturated fats.
Tereyağı yüksek miktarda doymuş yağ içerir.
•
Eating too many saturated fats can increase cholesterol levels.
Çok fazla doymuş yağ yemek kolesterol seviyelerini artırabilir.
Eş Anlamlı:
4.
doymuş, aşırı dolu
unable to absorb or deal with any more of something.
Örnek:
•
The market is saturated with similar products.
Piyasa benzer ürünlerle doymuş durumda.
•
I'm completely saturated with work, I can't take on anything else.
İşle tamamen doymuş durumdayım, başka bir şey alamam.
Eş Anlamlı:
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren
İlgili Kelime: