roundabout
US /ˈraʊnd.ə.baʊt/
UK /ˈraʊnd.ə.baʊt/
1.
döner kavşak, göbek
a road junction at which traffic moves in one direction around a central island to reach one of the roads converging on it
:
•
Take the third exit at the roundabout.
Döner kavşaktan üçüncü çıkışı kullanın.
•
The new roundabout has improved traffic flow.
Yeni döner kavşak trafik akışını iyileştirdi.
1.
dolaylı, dolambaçlı
not direct; indirect
:
•
He gave a roundabout answer to the question.
Soruya dolaylı bir cevap verdi.
•
We took a roundabout route to avoid traffic.
Trafiği önlemek için dolambaçlı bir yol tuttuk.