roadside

US /ˈroʊd.saɪd/

UK /ˈroʊd.saɪd/

yol kenarı, yol ağzı

the edge of a road

•

We pulled over to the roadside to check the map.

Haritayı kontrol etmek için yol kenarına çektik.

•

There were wildflowers growing along the roadside.

Yol kenarında yabani çiçekler büyüyordu.

yol kenarı, yol üstü

located or occurring at the side of a road

•

They stopped at a small roadside diner for lunch.

Öğle yemeği için küçük bir yol kenarı lokantasında durdular.

•

The police set up a roadside checkpoint.

Polis bir yol kenarı kontrol noktası kurdu.