rise
US /raɪz/
UK /raɪz/

1.
yükselmek, kalkmak, doğmak
move from a lower position to a higher one; come or go up
:
•
The sun began to rise over the mountains.
Güneş dağların üzerinden yükselmeye başladı.
•
She watched the hot air balloon rise into the sky.
Sıcak hava balonunun gökyüzüne yükselmesini izledi.
2.
3.
kalkmak, ayağa kalkmak, uyanmak
get up from a lying, sitting, or kneeling position
:
•
He had to rise early for his flight.
Uçuşu için erken kalkmak zorunda kaldı.
•
Please rise when the judge enters the courtroom.
Yargıç mahkeme salonuna girdiğinde lütfen ayağa kalkın.
1.