We enjoyed a delicious repast at the local inn.

Yerel handa lezzetli bir yemek yedik.

The travelers paused for a brief repast before continuing their journey.

Yolcular yolculuklarına devam etmeden önce kısa bir yemek için durakladılar.

They would repast together after a long day's work.

Uzun bir iş gününden sonra birlikte yemek yiyeceklerdi.

The king invited his guests to repast in the grand hall.

Kral misafirlerini büyük salonda yemek yemeye davet etti.