prosecute kelimesinin Türkçe anlamı
prosecute İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin
prosecute
US /ˈprɑː.sə.kjuːt/
UK /ˈprɑː.sə.kjuːt/

Fiil
1.
kovuşturmak, dava açmak
institute legal proceedings against (a person or organization)
Örnek:
•
The state decided to prosecute him for fraud.
Devlet onu dolandırıcılıktan kovuşturmaya karar verdi.
•
They will prosecute anyone caught littering.
Çöp atan herkesi kovuşturacaklar.
2.
yürütmek, sürdürmek
conduct (a case or proceeding) as a prosecutor
Örnek:
•
The lawyer was appointed to prosecute the case.
Avukat, davayı kovuşturmak üzere atandı.
•
It is the duty of the district attorney to prosecute criminal offenses.
Ceza suçlarını kovuşturmak bölge savcısının görevidir.
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren