pitted
US /ˈpɪt̬.ɪd/
UK /ˈpɪt̬.ɪd/

1.
2.
çukurlu, izli
marked with small hollows or indentations
:
•
The old road was badly pitted from years of heavy traffic.
Eski yol, yıllarca süren yoğun trafikten dolayı kötü bir şekilde çukurlanmıştı.
•
His face was pitted with acne scars.
Yüzü akne izleriyle çukurlanmıştı.
1.
çekirdeğini çıkarmak
to remove the pit or stone from (a fruit)
:
•
She carefully pitted each cherry before making the pie.
Turta yapmadan önce her kirazın çekirdeğini dikkatlice çıkardı.
•
You need a special tool to pit avocados easily.
Avokadoyu kolayca çekirdeğini çıkarmak için özel bir alete ihtiyacınız var.