overshadow

US /ˌoʊ.vɚˈʃæd.oʊ/
UK /ˌoʊ.vɚˈʃæd.oʊ/
"overshadow" picture
1.

gölgede bırakmak, bastırmak

to be more important or significant than (someone or something else)

:
•
Her recent success overshadowed all her previous achievements.
Son başarısı, önceki tüm başarılarını gölgede bıraktı.
•
Don't let fear overshadow your dreams.
Korkunun hayallerini gölgelemesine izin verme.
:
eclipseoutshinedominatesurpassoutweigh
2.

gölgelemek, gölge düşürmek

to cast a shadow over (an area or object)

:
•
The tall buildings overshadow the park in the afternoon.
Yüksek binalar öğleden sonra parkı gölgede bırakır.
•
A large tree overshadowed their small house.
Büyük bir ağaç küçük evlerini gölgede bırakıyordu.
:
shadedarkenobscure