once

US /wʌns/
UK /wʌns/
"once" picture
1.

bir kez, bir defa

on one occasion or for one time only

:
I only met him once.
Onunla sadece bir kez tanıştım.
You only live once.
Sadece bir kez yaşarsın.
2.

bir zamanlar, eskiden

in the past; formerly

:
He was once a famous actor.
O bir zamanlar ünlü bir aktördü.
Once upon a time, there was a princess.
Bir zamanlar bir prenses vardı.
1.

-er -mez, dığında

as soon as; when

:
Once you finish your homework, you can play.
Ödevini bitirir bitirmez oynayabilirsin.
Once he arrived, the meeting began.
O gelir gelmez toplantı başladı.