meet with
US /miːt wɪð/
UK /miːt wɪð/

1.
ile görüşmek, ile buluşmak
to have a meeting with someone
:
•
The CEO will meet with the board members tomorrow.
CEO yarın yönetim kurulu üyeleriyle görüşecek.
•
I need to meet with my advisor to discuss my academic plan.
Akademik planımı görüşmek için danışmanımla görüşmem gerekiyor.
2.
karşılaşmak, uğramak
to experience or be subjected to (something, typically unpleasant)
:
•
The proposal met with strong opposition.
Teklif güçlü bir muhalefetle karşılaştı.
•
His efforts met with little success.
Çabaları çok az başarıyla karşılaştı.