indisposition

US /ˌɪn.dɪs.pəˈzɪʃ.ən/
UK /ˌɪn.dɪs.pəˈzɪʃ.ən/
"indisposition" picture
1.

rahatsızlık, hafif hastalık

a slight illness

:
Due to a slight indisposition, she was unable to attend the meeting.
Hafif bir rahatsızlık nedeniyle toplantıya katılamadı.
He cited a sudden indisposition as the reason for his absence.
Ani bir rahatsızlığı yokluğunun nedeni olarak gösterdi.
2.

isteksizlik, gönülsüzlük

a disinclination or reluctance

:
He showed an indisposition to compromise on the terms.
Şartlar konusunda uzlaşmaya isteksizlik gösterdi.
There was a general indisposition among the staff to work overtime.
Personel arasında fazla mesai yapmaya genel bir isteksizlik vardı.