haunting
US /ˈhɑːn.t̬ɪŋ/
UK /ˈhɑːn.t̬ɪŋ/
1.
akılda kalıcı, etkileyici, ürkütücü
poignant and evocative; remaining in the mind
:
•
The melody was so beautiful and haunting.
Melodi çok güzel ve akılda kalıcıydı.
•
He couldn't shake off the haunting image of the accident.
Kazanın akılda kalıcı görüntüsünü üzerinden atamadı.
1.
perili, akıldan çıkmayan
present participle of haunt
:
•
The old house was rumored to be haunting the new residents.
Eski evin yeni sakinleri perili olduğu söyleniyordu.
•
The ghost was haunting the castle for centuries.
Hayalet yüzyıllardır kaleyi periliyordu.