happily
US /ˈhæp.əl.i/
UK /ˈhæp.əl.i/
1.
mutlulukla, sevinçle
in a happy way
:
•
She smiled happily as she opened the gift.
Hediyeyi açarken mutlulukla gülümsedi.
•
They lived happily ever after.
Sonsuza dek mutlu yaşadılar.
2.
memnuniyetle, isteyerek
willingly or readily
:
•
I would happily help you with that task.
O görevde size memnuniyetle yardım ederim.
•
She would happily accept the challenge.
Meydan okumayı memnuniyetle kabul ederdi.