handsome

US /ˈhæn.səm/
UK /ˈhæn.səm/
"handsome" picture
1.

yakışıklı, güzel

good-looking (typically used of a man)

:
He's a very handsome man with a charming smile.
Çekici bir gülümsemesi olan çok yakışıklı bir adam.
The actor was known for his handsome features.
Aktör yakışıklı özellikleriyle biliniyordu.
2.

yakışıklı, gösterişli

(of a woman) striking and impressive in appearance rather than conventionally pretty

:
She was a tall, handsome woman with a strong presence.
Uzun boylu, yakışıklı ve güçlü bir duruşu olan bir kadındı.
Her handsome face showed character and intelligence.
Yakışıklı yüzü karakter ve zeka gösteriyordu.
3.

hatırı sayılır, cömert, büyük

(of a number, amount, or share) substantial or generous

:
He made a handsome profit from the deal.
Anlaşmadan hatırı sayılır bir kar elde etti.
They received a handsome sum for their old car.
Eski arabaları için hatırı sayılır bir miktar aldılar.