fulfilment
US /fʊlˈfɪl.mənt/
UK /fʊlˈfɪl.mənt/

1.
gerçekleşme, yerine getirme
the achievement of something desired, promised, or predicted
:
•
The fulfilment of her lifelong dream brought her immense joy.
Hayat boyu süren hayalinin gerçekleşmesi ona büyük bir sevinç getirdi.
•
He worked hard for the fulfilment of his goals.
Hedeflerinin gerçekleşmesi için çok çalıştı.
2.
tatmin, doyum
the meeting of a need or desire
:
•
She found great personal fulfilment in her volunteer work.
Gönüllü çalışmalarında büyük kişisel tatmin buldu.
•
Many people seek spiritual fulfilment through meditation.
Birçok insan meditasyon yoluyla ruhsal tatmin arar.