following
US /ˈfɑː.loʊ.ɪŋ/
UK /ˈfɑː.loʊ.ɪŋ/
1.
sonraki, aşağıdaki
coming after or next in order, time, or sequence
:
•
The following day, we went to the beach.
Ertesi gün plaja gittik.
•
Please read the following instructions carefully.
Lütfen aşağıdaki talimatları dikkatlice okuyun.
1.
takipçi kitlesi, destekçiler, hayranlar
a group of people who support or admire a particular person, organization, or idea
:
•
The band has a large following in Europe.
Grubun Avrupa'da büyük bir takipçi kitlesi var.
•
His political following grew rapidly.
Siyasi takipçi kitlesi hızla büyüdü.
1.
sonra, takiben
after something else in time or order
:
•
He arrived, with his dog following close behind.
O geldi, köpeği de hemen arkasından geliyordu.
•
The speaker paused, then continued following a brief silence.
Konuşmacı durakladı, sonra kısa bir sessizliğin ardından devam etti.