finesse
US /fɪˈnes/
UK /fɪˈnes/

1.
ustalık, incelik, beceri
intricate and delicate skill
:
•
The surgeon performed the delicate operation with great finesse.
Cerrah hassas ameliyatı büyük bir ustalıkla gerçekleştirdi.
•
She handled the difficult negotiation with remarkable finesse.
Zorlu müzakereyi dikkat çekici bir incelikle yürüttü.
1.
ustalıkla yapmak, incelikle halletmek
to do something in a subtle and delicate manner
:
•
He managed to finesse the ball past the goalkeeper.
Topu kalecinin yanından ustalıkla geçirmeyi başardı.
•
She tried to finesse her way into the exclusive club.
Özel kulübe ustalıkla girmeye çalıştı.