fall out

US /fɔːl aʊt/
UK /fɔːl aʊt/
"fall out" picture
1.

tartışmak, arası bozulmak

to argue with someone and stop being friendly with them

:
•
They fell out over a trivial matter and haven't spoken since.
Ufak bir mesele yüzünden tartıştılar ve o zamandan beri konuşmuyorlar.
•
I don't want to fall out with my best friend.
En iyi arkadaşımla aramın bozulmasını istemiyorum.
:
quarrelarguedisagreehave a rowsquabble
2.

sonuçlanmak, meydana gelmek

to happen or result in a particular way

:
•
Let's see how things fall out.
Bakalım işler nasıl sonuçlanacak.
•
No matter how it falls out, we'll deal with it.
Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, onunla başa çıkacağız.
:
happenturn outresulttranspireoccur
3.

dökülmek, düşmek

to lose hair, teeth, or leaves

:
•
His hair started to fall out after the chemotherapy.
Kemoterapiden sonra saçları dökülmeye başladı.
•
The leaves fall out in autumn.
Sonbaharda yapraklar dökülür.
:
sheddropcome offdetach
:
falling-outfallfallingfall tofall in withfall intofall for