facial
US /ˈfeɪ.ʃəl/
UK /ˈfeɪ.ʃəl/

1.
yüz, yüze ait
of or relating to the face
:
•
She has very expressive facial features.
Çok etkileyici yüz hatlarına sahip.
•
The doctor examined his facial muscles.
Doktor yüz kaslarını muayene etti.
1.
yüz bakımı, facial
a beauty treatment for the face
:
•
She booked a relaxing facial at the spa.
Spada rahatlatıcı bir yüz bakımı rezervasyonu yaptı.
•
Regular facials can improve skin health.
Düzenli yüz bakımları cilt sağlığını iyileştirebilir.