curiosity
US /ˌkjʊr.iˈɑː.sə.t̬i/
UK /ˌkjʊr.iˈɑː.sə.t̬i/

1.
merak
a strong desire to know or learn something
:
•
His curiosity led him to explore the old abandoned house.
Merakı onu eski terk edilmiş evi keşfetmeye yöneltti.
•
She has an insatiable curiosity about the world.
Dünyaya karşı doymak bilmez bir merakı var.
2.
ilginç nesne, tuhaflık
a strange or unusual object or fact
:
•
The museum displayed many historical curiosities.
Müze birçok tarihi ilginç nesne sergiledi.
•
The old clock was a real curiosity.
Eski saat gerçek bir ilginç nesneydi.