curdle

US /ˈkɝː.dəl/
UK /ˈkɝː.dəl/
"curdle" picture
1.

kesilmek, pıhtılaşmak

to separate or cause to separate into curds or lumps

:
The milk began to curdle in the heat.
Süt sıcakta kesilmeye başladı.
Adding lemon juice can curdle the cream.
Limon suyu eklemek kremayı kesebilir.
2.

kesilmek, pıhtılaşmak

(of blood) to become clotted

:
The blood began to curdle in the wound.
Kan yara içinde pıhtılaşmaya başladı.
His blood seemed to curdle with fear.
Korkudan kanı donmuş gibiydi.