conservatory
US /kənˈsɝː.və.tɔːr.i/
UK /kənˈsɝː.və.tɔːr.i/
1.
kış bahçesi, sera
a room with a glass roof and walls, attached to a house and used as a sun lounge or for growing plants
:
•
They added a beautiful conservatory to their home, perfect for enjoying the garden year-round.
Evlerine güzel bir kış bahçesi eklediler, yıl boyunca bahçenin tadını çıkarmak için mükemmel.
•
The old house had a charming conservatory filled with exotic plants.
Eski evin egzotik bitkilerle dolu büyüleyici bir kış bahçesi vardı.
2.
konservatuvar, müzik okulu
a college for the study of classical music or other arts
:
•
She decided to pursue her passion for music at a prestigious conservatory.
Müzik tutkusunu prestijli bir konservatuvarda sürdürmeye karar verdi.
•
Many famous musicians graduated from that conservatory.
Birçok ünlü müzisyen o konservatuvardan mezun oldu.