concentration
US /ˌkɑːn.sənˈtreɪ.ʃən/
UK /ˌkɑːn.sənˈtreɪ.ʃən/
1.
konsantrasyon, odaklanma
the action or power of focusing one's attention or mental effort
:
•
He needs to improve his concentration during studies.
Çalışırken konsantrasyonunu geliştirmesi gerekiyor.
•
Loud noises can disrupt your concentration.
Yüksek sesler konsantrasyonunuzu bozabilir.
2.
konsantrasyon, yoğunluk
the amount of a substance in a given volume or area
:
•
The high concentration of salt in the water made it undrinkable.
Sudaki yüksek tuz konsantrasyonu onu içilemez hale getirdi.
•
The air pollution concentration has reached dangerous levels.
Hava kirliliği konsantrasyonu tehlikeli seviyelere ulaştı.
3.
yoğunlaşma, toplanma
a mass or collection of something
:
•
There was a large concentration of troops near the border.
Sınır yakınında büyük bir asker yığınağı vardı.
•
The city has a high concentration of tech companies.
Şehirde yüksek bir teknoloji şirketi yoğunluğu var.