compelling kelimesinin Türkçe anlamı
compelling İngilizce'de ne anlama geliyor? Lingoland ile bu kelimenin anlamını, telaffuzunu ve özel kullanımını keşfedin
compelling
US /kəmˈpel.ɪŋ/
UK /kəmˈpel.ɪŋ/

Sıfat
1.
ikna edici, sürükleyici, zorlayıcı
evoking interest, attention, or admiration in a powerfully irresistible way
Örnek:
•
The documentary presented a compelling argument for environmental protection.
Belgesel, çevre koruma için ikna edici bir argüman sundu.
•
Her story was so compelling that everyone listened intently.
Hikayesi o kadar sürükleyiciydi ki herkes dikkatle dinledi.
2.
ikna edici, tartışılmaz
not able to be refuted; inspiring conviction
Örnek:
•
The evidence presented was so compelling that the jury quickly reached a verdict.
Sunulan kanıtlar o kadar ikna ediciydi ki jüri hızla bir karara vardı.
•
He had a compelling reason for his absence.
Yokluğu için ikna edici bir nedeni vardı.
Bu kelimeyi Lingoland'da öğren
İlgili Kelime: