circumstance

US /ˈsɝː.kəm.stæns/
UK /ˈsɝː.kəm.stæns/
"circumstance" picture
1.

koşul, durum

a fact or condition connected with or relevant to an event or action

:
•
The police are investigating the circumstances of her death.
Polis, ölümünün koşullarını araştırıyor.
•
Under no circumstances should you open that door.
Hiçbir koşulda o kapıyı açmamalısın.
:
conditionsituationstate of affairseventincident
2.

koşullar, maddi durum

one's financial or material situation

:
•
They are living in reduced circumstances.
Kısıtlı koşullarda yaşıyorlar.
•
Despite her difficult circumstances, she remained optimistic.
Zor koşullarına rağmen iyimser kaldı.
:
meansresourcesfinancesincomewealth
:
under the circumstances