cherry
US /ˈtʃer.i/
UK /ˈtʃer.i/
1.
kiraz
a small, round stone fruit that is typically bright red and has a single hard stone in the middle
:
•
She loves eating fresh cherries in the summer.
Yazın taze kiraz yemeyi çok sever.
•
The cake was topped with a bright red cherry.
Pastanın üzerinde parlak kırmızı bir kiraz vardı.
2.
kiraz ağacı
the wood of the cherry tree, valued for its reddish color and fine grain
:
•
The antique desk was made of solid cherry.
Antika masa masif kiraz ağacından yapılmıştı.
•
We chose cherry cabinets for the kitchen.
Mutfak için kiraz dolapları seçtik.
1.
kiraz rengi
bright red in color, resembling the fruit
:
•
Her lips were a beautiful cherry red.
Dudakları güzel bir kiraz kırmızısıydı.
•
He painted the car a glossy cherry color.
Arabayı parlak kiraz rengine boyadı.