cheer

US /tʃɪr/

UK /tʃɪr/

tezahürat, alkış

a shout of encouragement, praise, or joy

•

The crowd gave a loud cheer when the team scored.

Takım gol attığında kalabalık yüksek sesle tezahürat yaptı.

•

We heard a cheer from the stands.

Tribünlerden bir tezahürat duyduk.

tezahürat yapmak, alkışlamak

to shout for joy or in praise or encouragement

•

Everyone started to cheer when the band came on stage.

Grup sahneye çıktığında herkes tezahürat yapmaya başladı.

•

Let's cheer for our team!

Takımımız için tezahürat yapalım!

neşelendirmek, teselli etmek

to give comfort or hope to (someone)

•

Her kind words helped to cheer him up.

Nazik sözleri onu neşelendirmeye yardımcı oldu.

•

We tried to cheer her with flowers.

Çiçeklerle onu neşelendirmeye çalıştık.