bureau
US /ˈbjʊr.oʊ/
UK /ˈbjʊr.oʊ/
1.
şifonyer, çekmeceli dolap
a chest of drawers, often with a mirror on top, used in a bedroom for storing clothes
:
•
She neatly folded her sweaters and placed them in the top drawer of the bureau.
Kazaklarını düzenli bir şekilde katlayıp şifonyerin üst çekmecesine koydu.
•
The antique bureau added a touch of elegance to the bedroom.
Antika şifonyer yatak odasına zarafet kattı.
2.
büro, daire, kurum
an office or department for transacting a particular business
:
•
The Federal Bureau of Investigation (FBI) is a well-known government bureau.
Federal Soruşturma Bürosu (FBI) bilinen bir devlet bürosudur.
•
She works at the local tourism bureau.
Yerel turizm bürosunda çalışıyor.